BAHARA ÇEYREK KALA




Her sevda kendi okyanusunda dalgalar ile boğuşur. 
Her yavru anasına güzelken, her güzellik bir yaradır insanoğlu için.
Yaşamak öyle bir sırdır ki; güne tapataze umutları düşlemeyi hayâl edip başlarken, gecesinde sürükler insanı yaka paça bir sokağın en izbe köşesine.
Bazen açıp baktığında avuç içlerini, orada yaralarından başka birşey göremez insan. Kalbin ise kolu kanadı kırılmış doğuştan zede.
Ama insan yaralarından güç alıp tutunur yaşamağa. 
Gururdan beslenirken, çoğu zamanda gurursuzluktan hırpalanır sevda uğruna. 
Tüm kışı buğulu bir camın ardında gelmeyecek bir gideni bekleyene sorsan şimdi. Sen şimdi sorsan birine kış nedir? diye. Kış; yüreğin ayazda kalmasıdır der sessizce. 
Yahut sorsan yakası fırtınalardan kurtulamayan birine, bu güneşli hava öten kuşlar nedir? diye. Diyemez ki bu görünen hissedilenin adı "bahara çeyrek kala."
Bir mum ışığının soğuk duvarları yaladığı gölgedir insan.
Kimi zamanda yol bilmeden, yordamı gözetmeden, sorgusuz sualsiz sadrımıza dalan fütursuz bir hecedir insan. 
Heceler ise gecelerde bölünür kimsesizliğin sessizliğine.


YAZININ TÜM TELİF HAKLARI KORUNMAKTADIR