MERHABA YAŞAMAK





Ellerinin değdiği yerden başlıyor bende ki yaşamak dürtüsü.
Penceresi kırık çocukluğum bile senin adınla anılarıma düşerken, bu sabah yine ve yeniden merhaba yaşamak diyerek adınla başladım yaşamaya...
Sorsalar bana yaşamak nedir diye, şimdi yaşamak derim; yaşamak bir yazgıyı durup durup okşamaktır benim dünyamda.
Gülüşüne değen serçeler ve bir gamzelik sevinci, sol kaburgamın ardına saklayıp sarmalaktır şimdi yaşamak.
Devlerin ülkesinden geçerken usul usul küçük adımlarla, gökyüzünü selamlamaktır benim için yaşamak.
İnsan bir acıyı ne kadar taşıyabilirse göğsünde, ben ondan daha fazlasını taşıdım yaşamak uğruna, daha hangi acı sinemden geçip düşebilir ki yüreğime.
Ben  tüm soğuk yanlarımı bir bardak sıcak çayın buğusunda ısıtıp, taze ekmek kokusunda mutluluğu bulan bir insanken, şimdi hangi söz, hangi acı yıkabilir ki yaşamak denen umutlarımı.
Şimdi hangi el, hangi göz, hangi gülüş söküp alabilir ki adının geçtiği, gülüşünün sahip olduğu sevinçlerimi...
Gecenin sessizliğine doğru ilerlerken; biten koca bir günün huzurunu, ertesi güne uyanabilmek için ettiğim duaları ve seni yalnızca seni dilemelerimi, kim duyabilir kim görebilir ki? hem hangi gözle,hem hangi kulakla?
Hayır kimseler duyup, kimseler göremez dünyanın sıradanlığına teşne olmuş kimse bilemez mutluluğun "merhaba yaşamak" denen huzur olduğunu.
İnsan yaşamın, alınan nefesin ve bir insanı sevmenin bayağısından kurtulamadıkça göremeyecek ve bilemeyecek yaşamanın büyük bir sır, sevginin en güzel kusur olduğunu.
Belki de kim bilir öyle işte...

YAZININ TÜM HAKLARI KORUNMAKTADIR