EFNÂ



O gün o bankta yalnızlığın dibine vurdun belki de. Bir şeylere geç kalmışlık, seni uçurum kenarına iten bir sancı gibiydi. Yol dediğin artık hep uzakta kalandı senin için. Bir şeylerin yanılmışlık hissi geç kalmışlığın bile üzerini örtüyordu. Sahi o acıyı nereye koyacaktın, kimin avuçlarına bırakabilecektin Efnâ. En sevdiğin bile seni yarım bırakmışken kim tamamlayabilirdi. Her vardığın yolda bir yenilmişlik acısı. Her vardığın yerde hep bi geç kalınmışlık hissi. Her acı zamanla geçiyor Efnâ, her yenilmişlik zamanla bitiyor. Yaşamayı seçtiğimiz bu hayatlarda debelenerek kendimizi büyütüyoruz acıya karşı. Büyürken hep bir yanımız ise çocuk kalmakta ısrar ediyor. Alt katında oturan yaşlı Müberra teyze geçen hafta hakkın rahmetine kavuştuğunda gözünden akan o donuk yaşı gördüm ben. Gözyaşlarımızı neden saklarız Efnâ. Neden acılarımızı kimse görmesin isteriz. Belki de hayatın sillesine artık o kadar alıştık ki istemiyoruz, acziyetimiz olmasın kimseye ayan. O soğuk gecenin sabahında birçok şeyi atlattığından mıdır artık hiç kimseye tamah etmeyişlerin. Yoksa seninde solunda bezgin bir yalnızlık mı peyda olmuş. Yorulduk! öyle bir yorgunluk ki soluğumuz kesilmiş gibi. Olduğumuz yerde sanki sürekli koşan atlar gibi göğsümüz de bir çatlak izi. Oradan yayılıyor etrafa hislerimiz. Yayılan hislerin ortasında boğulmaya yüz tutmuş sevgilerimiz. Bazen insan yaşamın içinden geçerken bazılarımızında içinden geçiyor yaşamak. Varlığını sorguluyorsun habire o buğulu camının önünde. Mermerde ki çıkmayan küfler, hayatından çıkmayan yanlışların izleri gibi. Oysa ne çok çiteledin değil mi? Bilirsin elin parçalanır ama çıkmaz çocukluğunun kırgınlık lekeleri. Biz bu coğrafyada kan kusan kadınlarız Efnâ. Kızılcık şerbetini altın tasta sunuyor bize hayat. Sürekli bir gidiş hikayesi içindeyiz. Bizi suçlayanların ellerinde şerbetin izleri. Kelimelerle sürekli harp halindesin, aynada gördüğün o yüze küskün, koşmaktan dermansız kalan dizlerine sitemli. Nereye kadar koşabilirsin? İki sokak ötende var olan o ıssız parka kadar anca. Sonrası malumudur geri dönüşlerinin. Aynı hayat, aynı sokak, aynı apartman, aynı kalp ve aynı insanlık. Biz koşmaktan yerinde sayan yenilmişleriz Efnâ. Birgün yerinde saymalarında, tökezleyişlerinde yürümekten, yol almaktan sayılır belki. Kelimeler ile harp etmeyi, yaralarını kanatmayı bırak Efnâ. Gözlerinden öperim...