ZAMANIN ÇARKINDA BİR SANCI

Tarifsiz uçuk mavi renkli bir akşamdan sesleniyorum yamanmaktan dikiş tutmayan kalbime.
İnsan sorgusuzca ve zamansızca daldığı boşluklardan irkilerek kendine geldiğinde yarım üslûp ile baka kalıyor paramparça olmuş yalnızlıklarına.
Avucumuzda mandalina kokulu yalnızlıklarımız ve yaklaşmasına ramak kalmış güz sancılarımız ile avutuyoruz bahanelerimizi.
Şimdilerde soruyorum sürekli iç sesime; 
Biz mi zamanı öldürüyoruz, yoksa zaman mı bizi? Alamadığım cevapların sağır eden sesizliği ile düşüveriyorum san ki zamanın çarkından içime. 
Baktığım tüm yüzlerden ömrümün soluk yönleri geçiyor birer birer.
Sonra kendimi sararmış bir mektubun en bezgin cümlesinde buluyorum. Eli boşta kalmış, mürekkebi kağıda hüküm süren bir yazardan hallîce şimdi umutlarım. 
Siyah bir mürekkep, kağıdı teğet geçip damıtıyor, sancısını sinemin çıkmaz sokaklarına. Zamanımı alıyor bir acıyı okşayıp sevmek ve o acıya kanserli bir hasta gibi artık bağışıklık kazanmak. İçimde ise yılların bıraktığı izler, ıslak kaldırımları delip geçiyor belirsiz ve renksizce. 
Ortaların biraz gerisinde olan ömrümün çiçekli nevresimleri ve uykulu göz kapaklarımın sabun kokulu yalnızlıkları ile debelenip duruyorum, yirmi beşi ruhuma kata kata. Düştüğüm o zaman kuyusu ve bu sonsuz ummanda, dalgaların boyumu aştığı yerden başlıyor sanki imtihanlarım.
Parmak uçlarımdan sarkan ömrümün tükettiği kekik kokulu bir akşamdan sesleniyorum ruhuma; 
Şakaklarımı zonklatan bir acıya benziyor sanki dünya ve umut bir tarla sanki bu mecrada. Sürmek istediğim bu umut tarlasında tahammülsüzlüklerim hain bir köstebek gibi kalbimi delik deşik eden bir aykırı oluveriyor aklıma. Yıldızların tek tek parladığı o laci renk nasıl da benziyor göz pınarlarımda hüküm süren kırgınlıklarıma.
İç çekişi kalıyor sessizliklerimin ve uzaklarda yorgun bir atın nal sesleri yankılanıyor sanki, bozarmış ormanımın kuytularında.
Elimde sararmış bir yaprak ile kala kalıyorum sanki yaşamın en aykırı noktasında.
Yaslı bir saatin içimde canhıraş tiktaklarının uğultusu eşliğinde, ardımda yalınayak bir günü bırakırken, yaklaşmakta olan bir acının sancısı yankılanıyor kalbimin odalarında. Kalbimin odaları ki; yüzümde biçimlenen zaman gibi karanlık bir gecenin boşluğunda.
”Yazının tüm hakları korunmaktadır.”