EKSİK




Puhu kuşlarının avazında bir yol.
Giden mi daha eksik kalan mı?
Diyor "Şükrü Erbaş"...

Kiminin kalanı eksik, kimininde gideni. 
Kimi gidenden eksik, kimisi de kalandan...
Siyaha çalarken kalbimiz beyazdan, uykularıda bırakıyoruz karanlıktan aydınlığa.
Bir derdin bitip yeni bir derde gebe olduğu bu hengâmede, kaybettiklerimiz vuruyor sabahın ayazı gibi kalbimizin duvarlarına. 
Yalpalayarak yürürken şu hayatı, ölmek dürtüsü ile dolup dolup taşıyoruz. 
Telâşesi olmayan yaşamın tadı kaçmış iken, zehir zemberek hakikatler ile boğuşup duruyoruz.
Bir avazda aldığımız nefesimiz yakarken genzimizi, harman vurulup savruluyoruz bilmediğimiz kapılarda.
Acı mengene gibi yapışırken sinemize, her acıya ayrı ayrı pranga eskitiyoruz. 
Yaşadığımız meçhul hikayeleri savururken yalnızlığımıza, sûkut hırkasını giyip sığınıyoruz karanlığa.
İçimizin içi acırken yaşıyoruz işte, biraz hayattan biraz umuttan parçalana parçalana...


Yazının tüm hakları bana aittir.