ACIDANDIR HER ŞEY






Sokakta sevdiği kediyi evine götürüp, annesi kediyi istemediğinde ki üzülen çocuğun hüznü var içimde.
Bardaktan boşalırcasına taşıyor acılarım ve her bir damla israfa sürüklüyor yüreğimi.
İkindi serinliği ile hemhâl oluyor ürpertilerim ve ürküyorum dünyadan öylesine bir ürperti oluvermiyor kaplıyor tüm yalnız yanlarımı.
Ben bir bakıyorum insanların kaldırım taşlarına bıraktığı o ıslak adımlar oluyorum, bir bakıyorum oyuna alınmayan o masum çocuk.
Eskiyor yüzüm zamanın bizi eskittiği gibi, uzaktan bakıyor artık gözlerim ellerim ise bilinmez bir boşluğa düşüyor kollarımın mahpusundan sıyrılır gibi.
Sesim ise beni yabancılıyor iken bense şaşıp kalıyorum ve acıdandır diyorum her şeyim acıdandır.
Varılmayan yollar düşlüyorum, küf tutmuş gözlerimin çevrelediği bakışlarımın uzaklara dalmasıyla.
Görünür görünmez ümitler biriktiriyorum eski sandıkta ki sararmış danteller gibi sararıyor onlarda.
Yüzyıllık bir saat duruyor içimde ve ben kendimi zamana kurban ediyorum.
Kanatlarım yok sanırken bir de bakıyorum ki yalnız uçmayı öğreneli yarım asır geçmiş ses bile etmemiş.
Tek geldiğimiz dünyaya beşler,altılar, onlar ile devam ederken gün geliyor akşamın çökmesi ile evlerine çekilen insanların kapı önlerinde bıraktığı adımlar tane tane düşüveriyor tekliğe.
Eyvah diyorum eyvah! nasılda çabuk geçiyor iki elle yakasına yapışıp "beni sakın" bırakma dediğim dünya.
Aç bağrını diyor yalnızlıklarım, bu gecede misafirim o lavanta kokulu hüzünlere.
Soğuk bir havayı avuçluyor ellerim, hüznü ise eksilmiyor çaresiz gönlümün.
İpleri kopmuş san ki göğe aşık uçurtmalarımın, limanlar gelip geçiyor içimden ve kıyıya vuruyor yaşadıklarım.
Çaresiz bir acı büyüyor san ki içimde ve eskiyor duvarları ömrümün.
Gecem sabahın o yenilmez telaşına gebe, sabahım da ise gecenin bıraktığı dertler gülümsüyor yüzüme sinsice.
Tamam diyorum tamam dünyanın o acemice doldurduğu yeri seviyoruz bile isteye.
Biz buna alışığız diyorum alışığız ve alışmışız kolay kolay gitmez bu leke çitelemekle.
Belki de gitmeliyim diyorum sindirmeliyim bu telaşı, öfkeyi ve  hüznü sonra yine diyorum ki gitmeliyim bir sabah içimde ki hüzünden yarı ağır bir bavulla engebeler atlasına sessizce.
Belki de hem kim bilir öyle işte...
Yazının tüm hakları korunmaktadır.